Türkmen kelimesinin anlamı aşagıdakilerden hangisi değildir?

27 Mayıs 2010 Perşembe

Türkmenler ve Türkmenistan


Türkmenler ve Türkmenistan






Türkmenlerin eski tarihi, bütün dünya Türklüğünün tarihi ile birdir. Tarihe çıktıkları alan olarak,


Tanrı Dağları'nın batı ve kuzey yamaçlarından Aral Gölü'ne ve Altaylara doğru yayılan geniş Türkistan


sahasıdır.


Türklerin bu alanlardaki kazılara dayanan tarihi, milattan önce 4 ile 5 bin yıllarına dayanmaktadır. Bilinen


ilk Türk devleti, M.Ö. 8. yüz yılda ortaya çıkan Saka'lardır. Daha sonra, Türk boylarının egemen olduğu


Hun İmparatorluğu, M.Ö. 220 ile M.S. 220 yılları arasında hâkim olur. Bundan sonra Tabgaç hanedanı


devlete egemen olur. M.S. 550 yılında ise, ilk defa Türk adı ile anılan Gök Türk İmparatorluğu


kurulur. Gök Türk hakanlarının sekizinci yüz yılda diktirmiş oldukları Orhun Âbideleri, hem Türk Dünyasının


ortak tarihinin, hem de ortak edebiyatının ilk ve en büyük eserlerindendir. Bilge Kağan, Gültegin


ve vezir Tonyukuk adına yazılan bu anıtlarda, ortak Türkçe'nin çok gelişmiş bir edebiyat ve devlet dili olduğu


görülmektedir. Bu da, Türkçe'nin bu hale gelebilmesi için en az bin yıldır konuşuluyor olduğunu


düşündürmektedir.


745 yılında, Büyük Türk Hakanlığı Gök Türkler'den Dokuz Oğuz - On Uygurlara geçer; egemenliği


onlar temsil ederler. Diğer yabguluk ve küçük egemenlik sahibi boylar bu Büyük Hakanlığa tâbi olarak


varlıklarını sürdürürler. Dokuz Oğuz - On Uygurlar Devleti 1260 yılına kadar devam eder. Bu dönemde,


Orhun Âbideleri'nde kullanılan Göktürk alfabesi yerine Uygur alfabesi kabul edilir. Bu alfabe, on beşinci


yüz yıl ortalarına kadar, gerek doğuda gerekse batıda Türk devletlerinin resmi yazışmalarında kullanılır.


Uygurlara kadar bütün Türk boyları Gök Tanrı dinine sahip idiler. Bu dinde, semavi ve her şeye gücü


yeten tek bir tanrı olduğu inancı vardır. Gök Türk Âbideleri'nin girişinde şöyle denilmektedir: "Üstte mavi


gök, altta yağız yer yaratıldıkta, ikisinin arasında insanoğlu yaratılmış, insanoğlunun üzerine atalarım Bumin Kağan


ve istemi Kağan, kağan olarak oturmuşlar." Görülüyor ki, bu görkemli ifadelerde, tek ve yaratıcı bir Tanrı'nın


varlığı ve herşeye egemen olduğu açıkça bildirilmektedir. Nitekim, daha sonraki yüz yıllarda bu tek Tanrı


inancı, Türklerin İslâmiyete yakınlık duymalarına ve onu kolayca benimsemelerine yol açacaktır.


Uygurlar döneminde ise Budizm ve Mani dinleri kabul edilmiş ve bu inançlar çerçevesinde geniş bir


edebiyat vücuda getirilmiştir.


Eski Türklerde, Hakanların Gök Tanrı'dan kut olarak tahta çıktıklarına, adaletle yönetmedikleri takdirde,


Tanrı 'nın kutunu çekebileceğine ve Hakan'ın düşeceğine inanılırdı. Ayrıca, devlet baba anlayışı


vardı. Orhun Âbideleri'nin Gültegin yazıtında şöyle der: "Tanrı buyurduğu, yarlık verdiği için, kutum, kutluluğum


var olduğu için... Ölecek olan Türk milletini dirilterek eğittim! Çıplak milleti giydirdim! Yoksul milleti bay


kıldım! Az milleti çok kıldım!"


* * *


940 yılında Büyük Hakanlık Karahanlılara geçer; boy beyleri bu devletin buyruğuna girerler. Karahanlı


Saltuk Buğra Han döneminde Türkler ve özellikle Oğuzlar kitleler halinde Müslüman olurlar;


Müslümanlık diğer Türk boyları arasında da hızla yayılmaya başlar. Karahanlılar dönemi Türk kültürünün


hızla geliştiği ve yükseldiği bir dönem olur; birçok medrese açılır ve ilim adamları yetişir. Aynı


zamanda, ortak Türk edebiyatlarının en büyük eserlerinden olan Gutadgu Bilig, Atabet'ül Hakayik ve Divani


Lügat'it Türk gibi eserlerin yazarları olan Yusuf Has hacib, Ahmet Yügnekî ve Kaşgarlı Prens Mahmut


bu devirde yaşamışlardır.


Beşinci yüz yıllardan itibaren Türk boylannın batıya doğru yayıldıkları görülür. Oğuzlar da, Ceyhun


kenarları ve Hazar ile Aral Gölü arasına dalgalar halinde yerleşirler. Oğuz Yabgusu'nun Subaşı'sı olan


Kınık beyi Selçuk'un torunu olan Çarı ve Tuğrul Beyler, 1040 yılında Dandenakan Savaşı'nda Gazne Sultani'ni


yendikten sonra Selçuklu Devleti'ni kurarlar. Selçuklular kısa zamanda bütün Orta Doğu'ya egemen


olur, 1055 yılında Bağdat'a girerek İslâm Halifesi'ni korumaları altına alırlar. Tuğrul Bey, Bağdat'ta,


Dünya Sultanı olarak ilân edilir. Çarı Bey'in oğlu olan ve Sultan Tuğrul'dan sonra tahta geçen Sultan Alparslan,


1071'de Malazgirt Savaşı'nda Bizans İmparatoru'nun ordularını yenerek Anadolu'nun kapısını


Türklere açar. Bu tarihten itibaren çeşitli Oğuz boyları, komutanlarının öncülüğünde Anadolu'yu fethetmeye


ve yurt yapmaya başlarlar; kısa sürede Anadolu fethedilir.


Bu tarihlerden itibaren Ceyhun ve Yengi Yurt çevresindeki Oğuzlar Türkmen olarak anılmaya başlar.


Bunların bir kısmı yeni fethedilen Anadolu'ya yerleşirken, bir kısmı bulundukları yerlerde kalırlar. Sultan


Melikşah'm, amcası oğullarından Kutalmışoğlu Süleyman Bey'e verdiği ferman ile 1078'dc Anadolu'da,


İznik'te Türk Devleti kurulur. Büyük Selçuklu İmparatorluğu Sultan Sancar döneminde son görkemli zamanını


yaşar. İç çekişmelerin yoğunlaşması, çatışmaların artması ile Selçuklular dağılır ve Orta Doğu'nun


birçok yerinde Selçuklu'nun kolu olan devletler kurulur. Harzem bölgesinde, Atsız'ın kurduğu Harzemşahlar


İmparatorluğu bugünkü Türkmenistan'a egemen olur. Başkenti Köhne Ürgenç'tir.


1220 yılında Cengiz Han'ın orduları Harzem üzerine yürürler. Celaletdin Harzemşah'ın büyük kahramanlıklarına


rağmen, Harzem ülkesi işgal edilir ve birçok şehri yıkılır. Bugünkü Türkmenistan çevresi


ve Oğuzlar uzun süre, Müslümanlaşıp Türkleşen Çağatay ve İlhanlı İmparatorlukları içinde yaşarlar. Bu


devletlerin zayıflama dönemlerinde, Türkmen beyleri şeklen merkeze bağlı olmakla birlikte, kendi boylan


üzerinde egemenliklerini sürdürürler.


1370 yılında Timur, Belh şehrinde hükümdarlığını ilân ederek Timurlular Devletini kurar. Orta Doğu


ve kuzeye doğru bütün Türk ülkelerini egemenliği altına almaya çalışır. Timur'dan sonra oğulları ve torunları


döneminde de Türkmenistan tarım ve çeşitli kültür alanlarında gelişmeler gösterir. Türkmenler,


Timur ordularında atlı birlikler olarak görev alırlar. Teke, Salur, Yomut, Ersarı gibi çeşitli Türkmen boyları


Anadolu, Azerbaycan ve Türkmenistan yörelerinde yaygınlaşırlar. Çeşitli Oğuz boylarından olup, Karakoyunlu


ve Akkoyonlu siyasi birliklerini oluşturan Türkmenler, 14. ve 16. yüz yıllar boyunca Orta Doğu


ve Anadolu çevresinde devletler kurar ve birbirleri ile çekişirler. Bu arada 1299'da Anadolu'da Söğüt'te,


büyük Osmanlı İmparatorluğu, Oğuzların Kayı boyu tarafından kurulur. Karakoyunlu Türkmenlerinden


olan Şah İsmail Safevi, 16. yüz yılın başlarında Safeviler Devleti'ni kurar. Timurluların dağılıp, yerine


Özbek Hanlığının egemen olmasından sonra Safevî Hükümdarı Şah İsmail 1510 yılında Şeybani Han'ı yenerek


Merv bölgesine hâkim olursa da, Özbek Hanları ile birleşen Türkmenler, Şah İsmail'in buralarda


yerleşmesine izin vermezler.


1511 yılında, Safeviler'c karşı ayaklanan Türkmenler ve Harzem Özbekleri, Şeybani Hanedanından İlbars'ı,


Vezir şehrinde Han seçerler. Ürgenç ve Hive beyleri de Jlbars'a bağlanırlar. 1557 yılında Harzem


tahtına geçen Hacı Mehmed Hân, Türkistan ile Osmanlı İmparatorluğu arasında birliğin kurulması gerektiğine


inanır. Osmanh-Safevi mücadelelerinde Osmanlıya yardım eder. Osmanlı Hakanı III. Murad


Hân'a nâme yazarak, onun Ejderhan'ı almasını ve böylece Hazar Denizi'ne çıkmasını ister. Harzem Hanlığı


zaman zaman Karluklarm ve Özbek Hanlarının saldırılarına uğrar.


Hive Hanlığı olarak da anılan Harzem Hanlığında, özellikle Kalmuk akınları iktisadi hayatı çok tahrip


eder. 1664 yılında, Şecere-i Türki isimli Türklerin soy kütüğünü yazan Ebul-gâzi Bahadır Han tahta geçer.


Bu arada, Ceyhun'un bir kolu olan ve Ürgenç çevresini besleyen Özbey nehri kurumuş olduğundan, Ürgenç


terkedilir ve 1615'te Hive şehri başkent tutulur. 1663'te Ebul-Gazi Bahadır Hân'ın oğlu Anuşa Han


geçer. Devlet güçlenir; bu arada Buhara Şcybanileri üzerine seferler yapılır. Anuşa Han, 1684 yılında Semerkant'ı


işgal ederse de, fazla duramaz. 1687 yılında Özbek Hanı, Subhankulu Han, Harzem'i işgal eder.


Şâh Niyaz Işık Ağa'yi Harzem'e vali tayin eder. Ancak, Şah Niyaz, Buhara'dan gizli olarak Ruslarla ilişkilere


girişir. Türkmenlerin büyük bir kısmı Ahal, Etrek, Murgap ve Tecen dolaylarına yerleşirler. Aral civarında


yaşayan Türkmenlerin bir kesimi de Astarhan ve Kuzey Kafkasya'daki Stavropol bölgesine göçerler.


Güney Türkmenistan'daki Türkmenlerin bir kesimi de Safevîlerin egemenliği altında mücadeleler


sonunda, Aba Serdar'ın Şah tarafından öldürülmesi ile bu direniş de kırılır. Bir yandan da, Horasanlı çapulcuların


baskınları olur. 1736 yılında Safevi Devletinin başına Oğuzların Afşar boyundan olan Nadir


Şah geçer. 1736 yılında Safevi Devletinin başına Oğuzların Afşar boyundan olan Nadir Şah geçer. Kafkasya,


Irak, Türkistan ve Hindistan'a büyük seferler yapan Nadir Şah da, Türkmenlerden vergi almaya


devam ettiği için, sıkıntılar bitmez.


On yedinci yüz yılın sonlarından itibaren Çarlık Rusyası ile başlayan ticari ilişkiler vasıtasiyle, Ruslar


Türkistan hakkında gerekli askeri araştırmaları yaparlar. Ruslar Tatar ve Başkırt bölgelerini işgal ederek


başlar ve Yayık Nehri üzerinde Orenburg Kalesi'ni kurarlar. Burdan itibaren, bütün Türkistan'ı çevirecek


şekilde stratejik noktalara kaleler yaparlar. Uzun yıllar Kalmukların saldırıları karşısında sarsılmış olan


Kazak orduları zayıf düşmüş haldedir. Rus ve Kalmuk saldırıları karşısında, Küçük Orda, Orta Orda ve


Büyük Orda, varlıklarını uzun süre devam ettiremezler.


Yayık Irmağı'nın doğusunda yaşayan Küçük Orda Hanı, Ebul Hayr Han uzun yıllardan beri Kalmuklarla


çekişme halinde ve yorulmuş, yıpranmıştır. Türkistan'daki Hokand, Buhara ve Hive gibi diğer


hanlıklarla birlik yaparak mücadele giremezler. Çetin mücadelelerin sonunda, 1731'dc Hanların hep kendi


soyundan gelmesi şartı ile Rus himayesini kabul eder. Ancak, Kuzuk Kurultayı bunu kabul etmez; şekli


bir bağlılık gibi bu durum devam eder. Yer yer Kazak isyanları olur; hanlar değişir. Bu durum on sekizinci


yüz yılın sonlarına kadar sürer.


1755 yılında Batır Şah Ali'nin önderliğinde Başkırtlar isyan ederler. Ruslar, Kazaklarla Başkırtları ve


diğer Türk boylarını birbirine düşürürler, bir yandan da Kalmukları Türkler üzerine saldırtırlar.


1702 yılında hükümdar olan Arap Muhammed Han, Harzem-Hive Hanlığını Buhara Özbeklerinin


egemenliğinden kurtarır. 1715'te yerine geçen oğlu Şir Gazi Han, Rusların yayılmalarını önlemeye çalışır.


1717de Rus Çarının gönderdiği 3.500 kişilik bir birliği yok eder. Ancak, Harzem'de de uruğlar arasında çe


kişmeler vardır. Hanlar, uruğ başbuğlarının oluşturduğu bir divanla ülkeyi yönetmeye çalışırlar. 1728'de,


ilim ve sanata düşkünlüğü ile tanınan Şir Gazi Han katledilir. Kongrat Türk beyleri, Şeybani


Yâdigâroğullarını bırakarak, Kazak Hanlarından Bahadır Han'ı bozkırdan getirip Hân yaparlar.


Yâdigâroğullarına bağlı olan uruğlar ise, İlbars'ı seçerler. İlbars, Nadir Şah Hindistan seferinde iken Ho


rasan'a akın yapar ve burayı yağmalar. 1740'da, Hint seferinden dönen Nadir Şah Harzem'e yürür. Bu


arada, Küçük Orda Hanı da, Rusların desteğinde olarak Harzem'e saldırır ve Hive'yi işgal eder. Nadir Şah


da Hive'ye girince Küçük Orda Han burayı terkeder. Nadir Han, İlbars ve yirmi Kongrat beyini idam


eder. Mangıt beylerinden Tâhir Han ve İlbars'ın oğlu 11. Ebul-Gâzi Han, Nadir Şah'ın himayesinde Hanlık


yaparlar. .


1747 yılında, Mangıt beyleri, Kazak Hanlarından Bahadır Han'ın oğlu Kayıp Han'ı Harzem hanı olarak


ilân ederler. Başkırtların isyanına da katılmış olan cesur ve hareketli Kayıp Han, Harzem'in birliğini


sağlamak için çetin mücadelelere girişir; yeni bir düzen kurmaya çalışır. Ancak, 1757'de kardeşinin isyanı


üzerine babasını da alarak ülkeyi terkeder. Kardeşi Karabey uzun süre tutunamaz, Mangıt beyleri, Karabey'i


tahtından indirip, Hive'den kovarlar. Yâdigâroğullarmdan Timur Gazi Han'ı, Harzem hanlığına getirirler.


Timur Gazi, 1762'de Mangıt beylerini öldürerek, Kongratlardan Muhammed Emin İnak'ı vezir


yapar. Ertesi yıl, M. Emin inak, Timur Gazi Han'ı öldürerek, 158 sene sürecek olan kendi hanedanını


kurar. Uruğ başbuğlarından oluşan Divan'ı dağıtarak bir Sart'ı vezir yapar. Salgın hastalık ve kıtlık olur;


Hive'den göçler başlar. 1790'da, yerine oğlu Avaz geçer.


1801'de Avaz Han'ın ölümü ile yerine İl Tüzer Han geçer ve o da Şartlara dayalı bir iktidar kurar.


Ruslarla ticaret ilişkileri sürdürülür. 1806'da, İl Tüzer'in kardeşi Mehmed Rahim Han, Özbek uruğlarına


dayanmaya çalışır. Karakalpaklar ve Merv Türkmenleri de Hanlığa bağlanır. 1825'te tahta geçen oğlu allahkulu


Han, Köhne Ürgenç'i yeniden onarır, Mavr Kalesi Hanlığa bağlanır, Ruslarla ilişkiler sürdürülür.


Ruslar, gerekli hazırlıkları tamamladıklarına inanarak harekete geçerler. Türkmenler, Rus birliklerini


5 Aralık 1839'da Üst Yurt bölgesinde Beş Tunak'da bozguna uğratırlar. 1846'da Hive tahtına geçen II. Mehmed


Emin Han, birçok cami, medrese ve sulama kanalları yaptırır. 1851 yılında tekrar Hive üzerine yürüyen


Ruslar bozularak çekilirler.


1869 yılında Hazer kıyısında Kızılsu'yu işgal ederek burada bir kale yaparlar. 1864-65 arasında


Ho-kand Hanlığına işgal eder, Semerkand ve Taşkent'i ele geçirirler. 1868-71 arasında Buhara


Hanlığını ele geçirirler. Türkistan topraklan üzerinde Türkistan Genel Valiliği kurarlar.


1873'te Ruslar yeniden saldırıya geçerek Hive ve Gazavat'ta katliam yaparlar. Sağ Harzem


Ruslara bırakılır. Ruslar Ahal bölgesine doğru ilerlerler. Nurberdi Han'ın oğlu Berdi Murad Han,


Göktepe Kalesi'ni güçlendirerek savunmaya geçer. Ruslar, 1879'un Ağustos ayında saldırıya


geçerler. Günlerce süren top ateşinde çok Türkmen şehit olur. Sonunda, kaleden çıkış yapan


Türkmenler, Rusları Hazar'a kadar sürerler. Berdi Murad Han bu savaşlarda şehit olur.


1880 yılında Nurberdi Han vefat eder ve yerine Muhtumkuli Han geçer. Rus Çarlığı,


güçlendirdiği büyük bir ordu ile yeniden Göktepe'ye saldırır. Günlerce top ateşi altında tutulan


kalenin duvarları tonlarca dinamit patlatılarak yıkılır. Aşgabad'a çekilmek isteyen çocuklar ve


kadınlar acımasızca öldürülür. Türkmenler Göktepe'yi sokak sokak ve ev ev savunurlar. Bu kanlı


savaşlarda yirmi bin Türkmen şehit olur. Göktepe düşer. Ruslar 18 Ocak 1881'4e Aşgabad'a


girerler. Esasen, aralarında çekişmeler olan Türkmen beyleri, Merv şehrini savunamayacaklarını


düşünürler ve Merv'i 1884'te Ruslara teslim ederler.


Rus egemenliğinde yaşamak bütün Türkistan için çok zor gelir. Yer yer Türkistan'ın her


yanında irili ufaklı ayaklanmalar olur. Ancak, düzenli orduları olmadığı için, vatanları ve


bağımsızlıkları için kahramanca kanlarını dökerlerse de, belirli bir başarıya ulaşamazlar. 1916'da,


Çarlık Rusyası'nın, Türkmenleri savaşa göndermek istemesi üzerine yine Türkistan'ın her yanında


isyanlar başlar. Türkmenistan'da, Cüneyt Han'ın önderliğinde halk ayaklanır. Ayaklanma Tecen ve


Batı Türkistan taraflarında yayılır. Halk, Hive Kalesi'ne hücum eder. Ancak kaleyi düşüremezler.


Cüneyt Han, Afganistan'a doğru çekilmek zorunda kalır ve burada uzun süre ayaklanmayı


sürdürür. Aziz Han'ın başlattığı ayaklanma da başarılı olamaz; o da Afganistan'a geçer. Etrek ve


Gürgen'deki ayaklanmalar da kanlı bir biçimde bastırılır. Öncülerden Esen Han, Mergen Bey ve


Baha Kılıç şehit edilirler.


1917 Bolşevik ihtilali ile, Türkmenistan'a komünizm uygulamaları başlar. 11 Temmuz 1918'de


başlayan bir halk ayaklanması, Aşgabat'ta Sovyet yönetimine son verir. Ancak, 1920'de Kızıl Ordu


yeniden Sovyet egemenliği kurar. Bu arada Cüneyt Han, Türkistan'a geçerek Hive Hara Seyit


Abdullah ile anlaşıp bir cephe kurar; Özbek, Karakalpak ve Türkmenler birlikte hareket ederler.


Ancak, daha sonra mahalli beylerin harekete destek vermemesi üzerine Karakurum Çölü'ne çekilir.


2 Şubat 1920'de Harzem Halk Sovyet Cumhuriyeti ve 2 Eylül 1920'de Buhara Halk Sovyet


Cumhuriyeti kurulur. Sonunda, 27 Ekim 1924 yılında, Ruslar, Türkmenistan, Kazakistan,


Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan Cumhuriyetlerini kurarak, Türkistan'ı beş ayrı cumhuriyet


halinde Sovyet merkezine bağlarlar.


Türkmenlerin direniş hareketleri devam eder; Cüneyt Han, ancak Stalin döneminde ülkeyi


terkederek


Afganistan'a geçer ve 1938'de burada vefat eder. Sovyetler bu hareketleri Basmacı hareketleri adı


altında


kötülemeye çalışırlar.


İkinci Dünya Savaşı'nda iki yüz bine yakın Türkmen genci savaşa katılmıştır. 6 Ekim 1948


yılında aş-gabat ve çevresinde meydana gelen büyük bir depremde yüz kırk bin'in üzerinde


Türkmen ölmüş; ancak,


bu büyük felaketten dünya milletleri haberdar edilmemiştir.


* * *


Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecine girmesi üzerine, Türkmenler de kendi Cumhuriyetlerini


kurmak üzere harekete geçmiş ve Türkmenistan Meclisi, 27 Ekim 1991'deki olağanüstü


toplantısında oy birliği ile bağımsız Türkmenistan Devleti'nin kurulmasına karar vermiştir. 27 Ekim,


Türkmenistan'ın bağımsızlık günü olarak ilân edilmiştir.


Şimdi Türkmenistan, 26 Haziran 1992'de devlet başkanlığına seçilen Saparmurat


Türkmenbaşı'nın öncülüğünde dünya devletleri içindeki şerefli yerini almak üzere ilerlemektedir.

Hulkar Abdullaeva-Lazgi

RUHNAME



                            RUHNAMA
Sevgili dostlar size Türkmeneli'nden yüce Türk Milletinin çağdaş milletler arasında en ön safta yer almasına sebep olan Türk Büyüklerinin hayat hikayelerinden ve bizlere olan emanetlerinden bahsedeceğimizi belirtmiştik. Bu yazımda geçen yıl uçmağa giden, hakkın rahmetine kavuşan büyük Türkmen Beyi "7 Devlet Tek Millet " slagonunun hayata geçirilmesinde en önemli rollerden birisini üstlenen Türkmenistan Devletinin kurucusu yiğit insan Sapar Murat Türkmenbaşı’nın aziz Türk milletine ve Türkmen halkına emaneti olan Ruhname isimli kitabı’nın önemini kendi kaleminden bahsedeceğim;

Ruhname kitabı, Türkmen’in Altın Asrındaki maksadının hasıl olmasını, Türkmen’in yüreğinin sürekli heyecanlı, aydın ve ferasetli çarpmasını sağlayan güç olmalı. Gerçek Türkmen kendine eziyet etmez ve kim olduğunu unutmaz, hayatta omuzlarına yüklenmiş olan milli borçlarını unutmaz. Türkmen’in dış görünüşü, onun iç dünyasından ayrılamaz. Gerçekten de, Türkmen kendi bedeninin, muhakemesinin ve ruhunun arasındaki hassas dengeyi korumayı bilmelidir, onların hepsine gereğince dikkat etmelidir.

Kendi ruhı dünyası ruhi dünyası hakkında endişelenen ve hem bedenen hem de aklen gelişmesine dikkat eden gerçek Türkmen için heyecanla çarpan yüreğinin, teşne ruhunun, hisli kalbinin, şairane gönlünün yüceliğini, içten gelen çoşku ve heyecanlarının sönmemesini sağlayan Ruhname olmalıdır.

(22.sayfa)

Ruhname; birlik beraberliğin kitabıdır. Çünkü o Türkmen milletininin şimdiki zamanıyla tarihini birleştirecek tek temel esastır. Şimdiye kadar Türkmen edebiyat ve sanat tarihinde bir çok değişik Sözler, hususi Sözler, açık ve net Sözler vardı, ama bütün bir Söz olmadı. Ruhname bizzat bu eksikliği doldurmalıdır. Ruhname milletin eline tek ve bütün bir tarihi yolu, tek ve bütün bir hayat yolunu, tek ve bütün bir ruh heyecanını vermelidir. Benim ana felsefem; birlik ve bütünlük felsefesidir. Çünkü birlik ve bütünlüğün olmadığı yerde millet de yoktur. Ezkaza olsa da ömrü uzun olmuyor.

(23.sayfa)

Vatandaşlarım! Bugünün, yarının Türkmen halkı kendini tanımalı! Üstün taraflarını, zayıf taraflarını, bilgeliğini, nadanlığını bilmeli! Derdin ne olduğunu bilen tabib, anında derdin dermanını da bulabilir! Kendine akıl erdirebilen halk da kendi eksikliklerini çabucak tamamlayıp o eksiklerden kurtulabilir! Ruhname Türkmen’in kendisi hakkındaki kitabıdır! Ruhname, yalnız Türkmen için değildir! Ruhname bizim aramızda yaşayan, sevincimizle sevinip, övüncümüzle övünen, bizimle beraber bu toprakta Altın asrımızı yaratmakta olan diğer halkların, kardeşlerimizin de kendi kitaplarıdır!

Ruhname, dünyada yakınımızdaki uzağımızdaki, komşumuz kardeşimiz olan diğer halkların da kitabıdır! Bir insanı tanıdıktan sonra dost olursun! Ruhnameyi okuyan her yabancı bizi daha çabuk tanır, daha çabuk dost olur, bizim kendimizi dünyaya kabul ettirmeye götüren yolumuzda uzağımız yakın olur, tanışımız dost olur!

(25-26.sayfa) Ruhname’de, Türkmen halkı’nın binlerce yıl içerisinde olgunlaşan tarih şuuru, manevi güç ve kuvveti bir araya toplanmıştır.

Ruhname bir gemidir. Bu gemi, Türkmen tarihinin uçsuz bucaksız denizinde, geçmişin haberini geleceğe iletmekle görevlidir.

Ruhname bir çapardır. Bu çapar, geçmişin sırlı ve zaruri haberlerini geleceğe iletmektedir. İşte bu yüzden ben şöyle diyorum:

Türkmen ruhu bir alem ise, Ruhname bu alemin yerini tam olarak tutamaz. Bu en azından hacim olarak imkan haricidir.

Ancak Ruhname, bu alemin merkezi olmalıdır. Bu alemde meydana gelen ve meydana gelecek tüm kozmik cisimler, onun çekim alanında, kendi yörüngelerinde yaşamaya devam ederler. (69.sayfa) Ruhname, milletimizdeki manevi üreticilik kabiliyetlerini uyandıracak ve onları görülmemiş yüksek seviyede çalışkan hale getirecek bir kitaptır. Büyük maddi gelişmelerin göze görünmeyen manevi katalizörü olacak bu tarihi işte, bizim yardımcımız olan güç, geçmişimizden duyduğumuz gurur ve geleceğimize olan güvenimizdir.

Ruhname’nin felsefesi, bu onur ve güvenin temeli; Ruhname’nin duygusal ciheti ise bu onur ve güvenin özüdür. (76.sayfa) Ruhnamenin yeni bir dünya görüşü olduğunun manası şundan ibarettir: Tabiatı, cemiyeti, şahsiyeti harekete geçiren güç ruhtur. Ruh olmazsa hayat olmaz, ruh hayatın cevheridir. (160.sayfa) Ruhname, bizim yolumuzdur! Ruhname’yi okuyan her bir Türkmen, kendisini idrak edecektir. Ruhname’yi okuyan diğer milletlerden, devletlerden olanlar Türkmen’i tanıma imkanı bulur! (404.sayfa)

http://www.turkmenistan.gov.tm/ruhnama/ruhnama-tur.html

TÜRKMEN BAYRAĞI

Türkmenistan bayrağı, 1991 (bağımsızlığını ilan ettiğinde) tarihinde "ulusal bayrak" olarak kabul edilmiştir. Bayrağın sol tarafında kalın bir şerit olarak uzanan "Türkmen halısı" motifi yer almaktadır. Türkmen halısı ve yeşil zemin Türkmen tarihini simgelemektedir. Çapraz olarak dizayn edilen yarım ay geleceği, beş yıldız ise Türkmen vilayetlerini simgelemektedir. Halı motifleri ise Türkmen boylarını simgelemektedir. Ay ve yıldız motiflerine Türk halklarının kullandığı bayraklarda sıklıkla rastlanılmaktadır.

19-şubat Türkmen bayrağının bayramıdır.
http://www.netgazete.com/NewsDetail.aspx?nID=512886

Türkmenistana hoş geldiniz - 2 : Welcome to Turkmenistan - 2

Türkmen Takıları

Türkmen Takıları



Türkmen takıları, ince bir zerafet sahip olup sırlarla doludur. Çok eski bir tarihe sahip olup türkmen kültürunun en önemli öğelerinden biridir. Geçmişten günümüze gelen Altın ve gümüş işlelemeli türkmen takılarının herbiri bir başyapıt niteliğindedir.



Değerli taşların yerleştirilme tarzı, geometrik şekli ve verilen biçim, onlara bakanlarda hayranlık ve takdir hissi oluşturmaktadır. Türkmen el sanatları türkmen kültürünün diğer milletlerin kültürlerinden olan farklılığın en belirleyici unsurudur.



Türkmen takı yapım sanatı sadece kadınları süsleyen bir öğe olmayıp onları şeytanın gözünden ve hastalıklardan koruyan farklı ve sihirli bir anlamı da vardır.



Çalıştıkları taşların özelliklerini bilmemekle beraber, geçmişteki takı yapım ustaları taşların insan sağlığına yararlı etkileri olduğuna inaniyorlardı ve ürettikleri takıları satın alanlara, takının sihirli güçlerini ve onlar mutluluk, ümit ve dayanım vereceğini anlatıyorlardı. Bu nedenle bu takılar türkmen kadınlarına manevi bir güç veriyordu.



Türkmen ustaları sanatlarını yıllar boyunca unutmamış ve tam tersine daha da geliştirmiş ve kendilerinide geçen öğrenciler yertiştirmişlerdir.



Eski ustalar öğrencilerine büyük bir işgücü emeği harcamışlar ve sabırla daha da güzel işler yapmışlardır. Bu nedenla günümüzde hala ustaların yaptığı işler ilgi çekmeye ve etkileyici olmaya devam etmektedir.



Türkmen takıları eski savaşçıların teçhizatlarını da aklımıza getirmektedir.



Gümüş Kupba , kubbe şeklindedir, Çekkelik-in gümüş askıları yüze kadar gelmekte ve Yeginlik arka boyundaki askılardır. Bu takılar bize askeri elbiseleri hatırlatmaktadır. Geniş bir göğüs süsü olan Gulyaka, Dagdan ve Bukuv askerlerin eski göğüs korumalarını anımsatmaktadır.



Bu örnekler tarihi kadın savaşçıların türkmen bölgelerinde yaşamış olabileceğini göstermektedir. Ayrıca Türkmen kadınlarının eşlerine düşmanlarla savşta yardım ettikleri de söylenmektedir.







Türkmen gümüş ustaları, çocuklar ve atlar içinde farklı süsler üretmişlerdir.



Onlar bıçak ve bıçak taşıma aletleri ve kılıfları, cüzdanlar ve çantalar da üretmişlerdir.



Türkmen ustaları çadırlarını süslemek için kilim ve halı de üretmişlerdir. Kadın takılarının ve onların elbiselerinin uyumu de onların sanattaki ustalıklarının bir belirtisidir.



Türkmenlerin hayatında kadın özel bir yere sahiptir ve hep saygı ve hurmet ile muamele görmüştür. Büyük türkmen düşünürü va şairi, ki aynı zamandada büyük bir takı sanatçısıdır kadının güzelliğini övmüştür.



Türkmen kadınının milli elbisesindeki inanılmaz güzelliği onun elbisesinin süslemelerle olan coşkulu uyumundan kaynaklanmakta ve bu Türkmenlerin sihirli takı ve albise sanatının bir eseridir.



Türkmen giyim tarzı onun yaşam şekli ve hava şartlarının bir yansımasıdır. Süslemeler bu giyiside önemli bir yere sahipdir. Kadınların milli giyisisi süslemeler ve dekoratif nakışlardan oluşmaktadır. Erkeklerin giyisisi de nakışlara sahipdir ama bu nakışlar daha basittir. Nakışlar sadece elbiselerde değil, sofralarda, mendillerde, çantalarda, eğerlerde, dutar kablarında ve benzeri yerlerde işlenmektedir. Bu nakışların ortaya çıkmasında bazı dini inanışlar da neden olmuştur. Örneğin şeytani ruhlardan korunmak için kullanılmıştır.



Türkmenlerin milli kadın ve çocuk elbiseleri ,değerli taşlar ve bocuklarla süslenmiştir. Bu süsleme sadece elbiseler için değil Kılıç kılıfları , hançerler ve kırbaçlarda da bu dekoratif taşlarla süslenmiştir.



Eskiden bu süslemeler özel anlamlar da içermekteydi. Bunlar yaş, aile kabile ve sosiyal statu belirtilerini de ifade ediyordu.



Süslemeler ve takılar kabileden kabileye farklılıklar da göstermektedir. Kadının evli olup olmadığı ve hangi kabileden olduğu elbise ve süslemelerinden anlaşılabilmektedir
http://www.turkmens.com/Jewelry.html

avaza turizm merkezi- national travel zone

TÜRKMEN YİĞİDİ


TÜRKMEN BEYİ





Yurdumda arzı endam ediyor çakallar

Er olanlar er meydanına küsmüş gibi.

Ağulanmış,köseleşmiş bıyıklar sakallar

Zamana zamansız kırağı düşmüş gibi...



Atam Oğuz,özüm gelir Ötüken’den

Kim korkar söyle güllerdeki dikenden

Yurdumun dört yanına bayrak dikenden

Hesap sorulur olmuş Türkmen beyi...



Söz ağızda sakız gibi çiğnenir olmuş

Ar-edep sokaklar da dilenir olmuş

İtler meydan da kurtlar gizlenir olmuş

Destan yazan yiğitler nerede Türkmen beyi.



Neredeyse hicaplanacak ay-yıldızım

Kanımla sulanan yurdum da can sızım

Suskunluğa inat konuşacak kadar arsızım

At binenin kılınç kuşananın Türkmen beyi.



Yeterince yanmadımı bu anaların ciğeri

Ağlayan gözlerde öfkenin acının siperi

Silmek varken yüreklerden bu kederi

Bak acı acıyla bileniyor Türkmen beyi.



Adaleti medeniyeti biz öğrettik dünya ya

Dalmadık üzerimize vazife olmayan hülya ya

Asırlardır baş koyduğumuz kutlu sevda ya

Masal diyenler varmış Türkmen beyi.



Özüm sözüm bir şükür ben bir ASENA yım

Hak aşkıyla doğdum hak aşkıyla savaşayım

Henüz ölmedim,kaybetmedim ki kazanayım

Bir ölsekte bin doğarız biz Türkmen beyi.



Sokakta kadınım kızım oyuna geldi türban

Para uğruna heba edildiler maddeye kurban

Kolaya kaçıyorlar nerde zora giyilmiş urban

Haydan gelen huya gidiyor Türkmen beyi...



Çabanın yerini almış çıkar ve hırsızlık

Menfaat baş tacı,had safha da arsızlık

Aldı başını gidiyor yalan ve hayasızlık

Bu gidişe dur demek gerek Türkmen beyi...



Komşusu açken tok yatıyor şimdi insanlar

Efendi olmuş karısını kızını parayla satanlar

Her türlü rezaleti çağdaşlık adına yapanlar

İtibar görüyor bu devir de Türkmen beyi...



Bam teli kırılmış kan ağlIyor dertli sazım

Curam, bağlamam içimde kanayan sızım

Davulum,zurnam kadar da tekim yalnızım

Bizi biz yapan değerler nerede Türkmen beyi..



Bunlar işte içimin ince sızısı,hayata dairi

Bir ben oldum bu gidişin umutsuz zairi

Soyum sopum belli,adım hüzün şairi

Ben Anadolu kadınıyım Türkmen beyi...

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Türkmenistan’ın Milli Bayramları ve Önemli Günleri

1 Ocak Yeni Yıl Bayramı

12 Ocak Anma Günü

27 Ocak Vatanı Koruyanların Günü

19 Şubat Türkmenistan Devlet Bayrağının Bayramı

8 Mart Uluslararası “Kadınlar” Günü

21-22 Mart Milli Bahar Bayramı (Nevruz Bayramı)

Nisan ayının ilk Pazar günü “Su Damlası – Altın Tanesi” Bayramı

7 Nisan Uluslararası “Sağlık” Günü

Nisan ayının son Pazar günü “Türkmen At’ı” Bayramı

9 Mayıs 1941–1945 savaşının Zafer Bayramı

18 Mayıs Kalkınma, Milli Birlik ve Mahtumkulu’nun Şiir Günü

29 Mayıs Türkmenistan İç İşleri Bakanlığı Mensuplarının Günü

Mayıs ayının son Pazar günü “Türkmen Halısı” Bayramı

1 Haziran Uluslararası “Çocukları Koruma” Günü

5 Haziran Uluslararası “Çevreyi Koruma” Günü

Haziran ayının ilk Pazar günü Tekstil İşletmeciliği Mensuplarının Günü

12 Haziran Bilimler Günü

27 Haziran Kültür ve Sanat Mensuplarının Günü

Temmuz ayının 3. pazar günü “Tahıl Ürünleri” Bayramı

11 Ağustos Türkmenistan Sınır Muhafızlarının Günü

Ağustos ayının 2. Pazar günü “Türkmen Kavunu” Bayramı

1 Eylül “Eğitim ve Öğrenci Gençler” Günü

12 Eylül “Ruhname” Günü

Eylül ayının 2. Pazar günü Petrol-Doğalgaz, Enerji ve Jeoloji Dallarında Çalışanların Günü

1 Ekim Uluslararası “Yaşlılar” Günü

6 Ekim Milli Matem Günü

27-28 Ekim Türkmenistan’ın Bağımsızlık Bayramı

Kasım ayının son Pazar günü “Hasıl” Bayramı

Aralık ayının ilk Pazar günü “Komşu Tabağı” Bayramı

12 Aralık Türkmenistan’ın Milli Bayramı - Tarafsızlık Günü

21 Aralık Türkmenistan’ın İlk Cumhurbaşkanı Saparmırat Nıyazov’u Anma Günü

Kurban Bayramı Her yıl Kurban Bayramı’nın Kesin Tarihi Türkmenistan Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmektedir

Ramazan Bayramı Ramazan Bayramı’nın Kesin Tarihi Türkmenistan Cumhurbaşkanı’nın kararı esasında belirlenmektedir




TÜRKMENBAŞY
















Yaşamı ve siyasi kariyeri




Saparmurat Niyazov 1940 yılında bir işçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası II. Dünya Savaşı'nda öldürüldü. Ailesinin diğer fertleri, 1948 yılında meydana gelen Aşkabat depreminde öldü. İlk önce yetimhanede, sonra uzak aile fertlerinin evinde büyüdü.



Leningrad Teknik Üniversitesi'nden Enerji mühendisi unvanı ile mezun oldu. Bundan sonra Aşkabat yakınlarındaki Bezmein enerji tesislerinde çalıştı. Daha sonra Komünist Parti üyesi oldu. 1985 yılında Türkmenistan Milletvekilleri Konseyi Başkanlığı'na atandı. Daha sonra Türkmen Komünist Partisi'nin Merkez Komite I. Sekreterliği'ne seçildi. 13 Ocak 1990 tarihinde Cumhuriyetin yüksek yargı organı olan Yüksek Sovyet başkanlığına atandı.



Cumhurbaşkanlığı dönemi



27 Ekim 1990 günü yapılan seçimlerde Türkmen Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanlığına seçildi. 27 Ekim 1991'da Türkmenistan Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını ilan ettikten sonra cumhurbaşkanlığı görevine devam etti. 21 Haziran 1992 yılında yeni bir anayasanın kabulü için yapılan yeni cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların %99.9'unu aldı. 22 Ekim 1993 tarihinde kendisini Türkmenbaşı ilan etti. Bu tanımı bir çeşit soyadı veya bir san olarak yaşamının geri kalan bölümünde kullandığı gibi Türkmenistan'ın Krasnovodsk kentinin adını Türkmenbaşı olarak değiştirdi ve Ocak ayının adını Rusça'dan gelen Yanvar yerine Türkmenbaşı olarak değiştirdi.



Saparmurat Türkmenbaşı Türkmenistan'ın yeni bir ulusal kimliğe ihtiyacı olduğuna inanıyordu. Bu kimliği kendi kişiliğinin etrafında oluşturmaya çalıştı. Kendisini Türkmenlerin Atatürk'ü gibi görmekteydi. Türkmenbaşı ismi de zaten Atatürk'ün Türkmence karşılığı sayılabilir. Saparmurat Türkmenbaşı'nın büyük boy portreleri Türkmenistan'ın her köşesine asıldı. Kendisinin ve annesinin heykelleri her yere dikildi. Ruhname adıyla yazdığı kendi yaşamını, ülkülerini ve yaşam felsefesini anlatan kitap bütün okullarda kılavuz niteliğinde öğrencilere okutulmağa başlandı. Türkmence ayların isimleri değiştirildi ve sadece Ocak ayının ismi Türkmenbaşı yapılmakla kalmadı, Nisan ayı annesinin adı olan Kurbansultan, Eylül ayı da yazdığı kitabın adı olan Ruhname olarak değiştirildi. Haftanın günleri de Saparmurat Türkmenbaşı'nın emriyle Dinçgün, Başgün, Yaşgün gibi adlarla değiştirildi.



Türkmenistan dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerinden birine sahiptir. Türkmenbaşı halka su, doğal gaz ve elektriğin ücretsiz olarak dağıtılmasını sağladı. Ancak buna rağmen Türkmen halkının yaşam koşullarında büyük bir gelişme sağlayamadı.



Kalp ilacı kullandığı bilinen Türkmenbaşı, yapılan resmî açıklamaya göre, 21 Aralık 2006'da yerel saatle 01:10'da (20:10 GMT) kalp krizinden öldü
http://www.tumgazeteler.com/haberleri/saparmurat-turkmenbasi/

türkmenlerde kavun bayramıda kutlanılyor...

Orta Asyanın en güzel kavunlarının yetiştiği Türkmenistan, Milli Kavun Bayramını kutlanıyor. 1994 yılından bu yana her yıl Ağustos ayının ikinci Pazar günü kutlanan Kavun Bayramı renkli görüntülere sahne olduyor.  Dünyanın en tatlı kavunlarının yetiştiği ülkelerden biri  Türkmenistandır.   Dünyada sadece Türkmenistanda resmi etkinlik şeklinde kutlanan Kavun Bayramında ülke genelinde yetişen kavun, karpuz ve kabak çeşitleri sergilendyor. Tören halk oyunları ve kavun ile ilgili hazırlanan tiyatro oyunu ile başladyor. Değişik bölgelere ait kavunların tadına bakılyor, daha sonra düzenlenen konser programı düzenleniyorr Folklor ekipleri gösteriler sundur, kavun ve karpuzla ilgili türküler söylerler. Çiftçiler arasında düzenlenen yarışmada dereceye girenlere ödüller verilir. Parkta oluşturulan platformda ülkenin tanınmış sanatçıları sahne alır. 400den fazla kavun çeşidinin bulunduğu Türkmenistanın en tatlı kavunları Tecen şehrinde yetişen Vaharman ve Lebap vilayetindeki Gülabi kavunları. Vaharman kavunları 60 dereceyi bulan Türkmenistan sıcaklarında hiç su verilmeden yetişiyor. En yetişkin zamanında dışı yeşil kalan Vaharman kavunları kendisine bıçak çalınınca karpuz gibi patlayarak küçük küçük bölünebiliyor. Yazın Vaharman kavunu tercih edilen Türkmenistanda, sonbaharda Gülabi ve kış aylarında ise Yaşlı kız kavun çeşitleri rağbet . Ülkede kavunun Bin derdin dermanı olarak nitelendirildiği söylenir . Kavunun Türkmenler arasında önemli bir yeri bulunuyor. Ondan dolayı ülkede kavun şarkılara, türkülere ve kitaplara konu olduyor. Ağırlıkları 10 ile 20 kilo arasında olan Türkmen kavunları sıcak yaz aylarında aşırı tatlı olmalarından dolayı çatlayabiliyor. Tadıyla ünlü olan Türkmen kavununun kokusu yüzlerce metre uzaktan alınabiliyor. Öte yandan, Türkmenistan bayrama bol bir ülke. Ülkede Kavun Bayramından başka da her yıl resmi olarak su, buğday, at, halı, komşuculuk, şiir, öğrenci, enerji ve sağlık bayramları kutlanıyor.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

TÜRKMENİSTAN

Başkenti: Aşkaabat, (Nüfus: 450.000)

Yüzölçümü: 488.100 km²
Önemli Şehirleri: Aşkaabat, Marı (Merv), Türkmenbaşı, Daşhovuz, Çarcev, Bayram-Ali, Nebit-Dağ, Kerki, Köhne, Ürgenç.
Komşuları: Batısında Haar Denizi, doğu ve kuzey doğusunda Özbekistan, kuzeyinde Kazakistan, güneyinde İran ve güney doğusunda Afganistan bulunmaktadır.
Nüfus: 4.483.000 (1995), Türkmen(%) : 77 , Özbek(%) : 9.2, Rus(%) : 6.7, Kazak(%) : 2, Diğer(%) : 4
Kadın Nüfus: 2.258.000
Erkek Nüfus: 2.225.000
Kentli Nüfus: 2.020.000
Köylü Nüfus: 2.463.000




İklimi: Ülke yüz ölçümünün büyük bir bölümünün çöl ve güneyden de dağlarla çevrili olması, sert ve karasal iklimin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.



Önemli Nehirleri : Tecen, Amuderya (Ceyhun), Murgap, Etrek.





Türkmenistan'daki Türk varlığı 5. yüzyılda Hunlar'ın bölgeye girmesiyle başlar. Türkmenistan, Arap, Moğol ve İran işgallerine uğramış olmasına rağmen Azerbaycan ve Anadolu'daki Türic hakimiyetine her zaman kaynaklık etmiştir. Türkmenistan'ın yakın tarihi üzerinde çok büyük izler bırakan Ruslar,1881'deki Göktepe Savaşıyla bu ülkeye girmişlerdir. Uzun yıllar süren Çarlık hakimiyetinin sonunda 1917'de Bolşevikler'in Türkmenistan'da kontrolü ele geçirmesinin ardından, 27 Ekim 1924'te Türkmen SSC ilan edilmiştir. 70 yıla yaklaşan esaretin sonunda diğer Türk cumhuriyetleri ile birlikte 27 Ekim 1991'de Türkmenistan da bağımsızlığına kavuşmuştur.







TÜRKMENİSTAN'IN EKONOMİK YAPIS
TARIM
Türkmenistan'da nüfusun yarıdan biraz fazlasının köylü nüfusu olması ve çalışanların yüzde 41'inin tarımda yeralması, milli gelirin yarısına yakın kısmının tarım sektöründen sağlanması, Türkmenistan'a bir tarım ülkesi görünümünü vermektedir. Türkmenistan’da tarımsal üretimin büyük bir kısmı kolhoz ve sovhozlarda yapılmaktadır .Kolhozlarda işler özel kişiler tarafından, sovhozlarda ise devlet tarafından yürütülmektedir.



Türkmenistan'da tarımı geliştirecek en önemli faktör sulamadır. Sulama sıkıntısından dolayı tarıma elverişli 13.5 milyon hektar arazinin ancak onda birinde tarımsal üretim yapılabilmektedir. Ülkenin en büyük su kaynağı olan Amu Derya'dan yaklaşık 640.000 hektar arazi sulanmakta; ayrıca Türkmenistan -Özbekistan sınırı boyunca açılan tali kanallarla da su alınarak sulama yapılmaktadır.



Ülkede yer üstü ve yer altı kaynakları değerlendirilerek sulamanın geliştirilmesi imkanları bulunmaktadır. Ancak, ülkede yüksek sıcaklık ve buharlaşma toprak tuzlanmasını kolaylaştırdığından, yeni sulama yöntemlerinin geliştirilmesi ve sulama yatırımlarında tuzluluk oluşturmayacak drenaj sistemlerinin kurulması büyük önem taşımaktadır.



Türkmenistan’ın en önemli tarım ürününü pamuk oluşturmaktadır .Pamuğu tahıllar, yem bitkileri, sebze ve meyve izlemektedir. BDT'nin toplam pamuk ihtiyacının (2.491.000 ton) yaklaşık yüzde 17'si Türkmenistan'da üretilmektedir. Pamuk ve pamuk ürünlerinin pazarlama sisteminde devletin hem alıcı hem de satıcı durumunda olması, özel sektörün devreye girişini imkansız kılmaktadır.



Yeni ve çağdaş teknolojilerin kullanılması ve pamuk ekim alanlarının işlenmesinin özel sektöre kolaylık sağlanmak suretiyle devredilmesi, bu sektörde hızlı gelişmelere yol açacaktır. Kuşkusuz son yıllarda Batılı ve Türk firmalarının bu alanda ortaya koyduğu başarılar bunun en büyük örneğidir.



Pamuğu tahıllar ve yem bitkileri izlemektedir. Ülke tarımı sınırlı ürün sayısı nedeniyle monokültür görünümündedir. Sebze ve bostan yetiştirilen alanlarda ve meyve bahçelerinde 1980'den itibaren önemli artış görülmektedir.



Sınırlı ölçüdeki seracılıkta, sera üretim teknolojisi yeterince gelişmemiştir. Örtü altı sebzeciliğini geliştirecek sera imalatı, kurulması ve donanımı önemli bir faaliyet ve yatırım alanı olarak görülmektedir. Bu yatırımlara girişilirken, özellikle komşu cumhuriyetlerin bu ürünlerdeki üretim açıklarının karşılanması olanakları da düşünülmelidir.



Türkmenistan’da gıda sanayi üretimi yüzde 13-14 pay ile küçümsenemeyecek konumdadır. Gıda sanayi üretimi içinde et ve et mamulleri, un ve un mamulleri, süt ve süt mamulleri, ilk sıraları almaktadır. Türkmenistan, halen büyük bir kısmını dışarıdan karşıladığı şeker, süt, et, deri ve tavuk ürünlerini, un, sigara, tekstil ve giyim eşyalarını iç piyasadan karşılamak için bunlarla ilgili sanayi geliştirmek durumundadır.



Türkmenistan Cumhurbaşkanı Niyazov, tarım sektöründe bir dizi reformlar yaparak kaliteyi ve verimi artırmayı planlamaktadır. Bunların başında tarım arazilerinin yabancılara kiralanması gelmektedir. Bu durum 13 Ekim 1995 tarihli kanun ile düzenlenmiştir. Buna göre;



1) Tarıma yeni açılacak arazilerin yıllık kirası : 452 Dolar/hektar



2) Çok yıllık bitki ile kaplı veya ormanlık arazilerin yıllık kirası : 955 Dolar/hektar



3) Çayır ve mera alanların yıllık kirası : 172 Dolar/hektar olarak belirlenmiştir.





HAYVANCILIK



Türkmenistan'da arazilerin büyük çoğunluğu kıraç ve step alanlardan oluşmaktadır. Koyunculuk, bu tür araziyi değerlendiren önemli bir hayvancılık kolu olarak görülmekte ve yapılmaktadır. 1995 verilerine göre ülkede 357.400 adet büyükbaş, 3.797.600 adet küçükbaş hayvan ve 2.119.500 adet de kümes hayvanı bulunmaktadır.



Koyun yetiştiriciliğindeki planlamanın yeterli düzeyde olmayışı nedeniyle koyunculuk kolu üretim ve verim açısından düşük düzeydedir. Türkmenistan'da sığırlar genellikle kültür ırklarından oldukları halde bakım ve beslenme noksanlıkları yüzünden hem devlet çiftliklerinde ve hem de halk elinde düşük verimlidir. Ülkede kesime giden hayvanların karkas ağırlıkları da düşüktür. Bu, et veriminin düşüklüğünü açıklamaktadır.



Türkmenistan'da hayvan yetiştiriciliğinin gelişmesini destekleyici iyi bir sanayinin mevcut olmaması ve karma yem açığının büyük boyutlara ulaşması bu konuya büyük önem verilmesi gerektiğini göstermektedir.



Türkmenistan’da Hazar Denizi’nin kenarlarında balıkçılık yapılmaktadır. Balıkçılık sektörünün gelişmesi için, Türkmen ve Avrupa Birliği uzmanları tarafından çeşitli projeler hazırlanmıştır. Avrupa Birliği projesinin TACIS Teknik Yardım Proğramı çerçevesinde Türkmenistan’daki sektörün potansiyelinin incelenmesini planlamaktadır.



Yabancı uzmanlara göre Türkmenistan’ın balıkçılık sektöründeki yüksek potansiyeli; sadece iç talebi doyurmakla kalmayacak, balıkçılığı ihracatta da karlı bir sektör haline getirecektir. Türkmenistan’ın şimdiki balık ticaretinin hacmi, 2500 tonu ihraç olmak üzere toplam 4500 ton'dur..





MADENCİLİK



Türkmenistan’ın yüzölçümünün yüzde 71’ini oluşturan 350.000 kilometrekare alan kumlarla kaplıdır. Tarıma elverişli alan toplam yüz ölçümün sadece yüzde 3’üdür. Türk Cumhuriyetleri arasında Özbekistan’dan sonra ikinci büyük pamuk üreticisidir. Özellikle petrol ve doğal gaz başta olmak üzere zengin doğal kaynaklara sahiptir. Bu sebeple jeofizik etütlere büyük önem verilmektedir.



Ülkenin işletilebilen doğal kaynakları doğal gaz, sodyum sülfat, krom sülfür, kurşun,brom, bentonit, galsumiyod, tuz ve petroldür. Bunların haricinde kükürt, potasyum, kaya tuzları, baz ve nadir metaller, sülestin, maden suları, yapı malzemeleri vb. çok değişik türden maden yatakları bulunmaktadır. 3 Aralık 1991 tarihinde Ankara’da Türkmenistan ile Türkiye arasında imzalanan “Ekonomik ve Ticari İşbirliği Anlaşması’nda petrol, maden ve enerji kaynaklarının aranması, çıkarılması ve işletilmesi konularında mutabakata varılmıştır.



28 Ağustos 1996 tarihinde ise Türkmenistan Petrol ve Gaz Mineral Kaynaklar Bakanlığı ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) arasında “Arama Hakkı Anlaşması’’ imzalanmıştır.





ENERJİ



Türkmenistan gerek elektrik üretimi ve gerekse diğer enerji kaynakları açısından zengin bir ülkedir. Türkmenistan elektrik üretimini Marı Gres, Türkmenbaşı, Nebitdağı ve Büzmeyin şehirlerindeki dört büyük güç santralinden gerçekleştirmektedir. Ülkedeki elektrik üretimi yıllık 15 milyar kwh civarında olup bunun yüzde 40'ı diğer Orta Asya ülkelerine ve Afganistan'a ihraç edilmektedir. Görülebildiği kadarıyla Türkmenistan, doğal gaza dayalı üretim için ithalatçı ülkelerle işbirliğine girmek üzeredir.





PETROL



Türkmenistan petrol bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Türkmenistan'ın petrol bölgesi, Balkan yöresiyle Hazar Denizi'nin güneydoğu kıyıları arasında yeralan akarsu havzasındadır. İspatlanmış petrol rezervlerinin 1.1 milyar ton olduğu ifade edilmektedir. Çıkarılan petrolün kalitesi oldukça yüksektir. Burada 19 tane petrol ve gaz yatağı bulunmuştur.



Devlet İstatistik Komitesi’nin verilerine göre 1997’nin ilk sekiz ayında 2,795 milyon ton petrol üretilmiştir. Ham petrol üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.9 artmıştır.



Batı Türkmenistan'ın çöküntü havzasının güney yarısında Kızılkum, Buğdaylı, Keymir-Okarem yörelerinde 12 tane petrol ve gaz yatağı bulunmuştur. Bunların üçünde petrol ve gaz üretilmektedir. Türkmenistan petrol üretiminde bağımsızlıktan sonra düşüşler gözlenmektedir. Bunun en önemli sebebi, petrol işleyen tesislerin büyük bölümünün Rusya sınırları içerisinde yer almasıdır.





DOĞAL GAZ



Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinin doğal gaz rezervleri dünya toplam doğal gaz rezervinin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturmaktadır. Türk Cumhuriyetleri arasında en fazla doğal gaz rezervine ve yıllık üretim kapasitesine sahip ülke Türkmenistan'dır. Toplam doğal gaz rezervleri yaklaşık olarak 2.7 trilyon metreküptür.



Türkmenistan Devlet İstatistik Komitesi’nin verilerine göre 1997’nin ilk sekiz ayında 13,62 milyar metreküp doğal gaz üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu oran geçen yılın aynı döneminde gerçekleşen üretimden yüzde 45 daha azdır.



Doğal gaz yatakları çoğunluk itibariyle Doğu Türkmenistan’da bulunmaktadır. Şimdiye kadar büyük ve orta büyüklükte elliden fazla yatak bulunmuştur. Türkmenistan şu anda doğal gazını başta Ukrayna, Ermenistan olmak üzere birkaç ülkeye ihraç etmektedir. Doğal gaz ihracı Türkmenistan’ın dış ticaretinde çok önemli bir yere sahiptir. Türkmenistan doğal gazı yeni kurulacak boru hattı ile hem Türkiye'de kullanılabilecek hem de Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine pazarlanacaktır. Ancak, Türkmenistan doğal gazının transferi için oluşturulacak boru hattı güzergahının henüz belirlenememesi bu alandaki en büyük sıkıntıyı oluşturmaktadır.



Türkmen doğal gazının İran ve Türkiye üzerinden Batı’ya pazarlanması konusunda Türkmenistan-İran-Türkiye arasında birtakım anlaşmalar imzalanmıştır. Lakin boru hattının İran üzerinden geçmesine Batılı devletlerin sıcak bakmaması ve boru hattı konusunda değişik alternatifler getirmesi konunun sürüncemeye girmesine sebep olmaktadır.





SANAYİ



Türkmenistan'da sanayi, tüketici ihtiyaçlarından çok silah ve ağır sanayiye önem verilerek yönlendirilmiş ve talep yerine merkezi planlama ile kurulmuştur. Türkmenistan'ın başlıca sanayi dalları petrol üretimi , doğal gaz, konserve, alkollü ve alkolsüz içki, yem, çimento, suni gübre , et ve çır çır fabrikalarıdır.



Sanayi kuruluşlarında yapılan üretim düşük kalite ve standartlarda olup, verimsizdir. İstihdamda fazlalık vardır. Kaliteli eleman eksikliği ve müteşebbis sınıfın oluşmamış olması, Türkmen sanayisi olumsuz yönde etkilemektedir.



Türkmenistan bağımsızlığından sonra kendi sanayisini kendisi belirler konuma gelmiş, Cumhurbaşkanı Türkmenbaşı'nın teşvikleriyle Türk ve Batılı yatırımcıların cazibesini kazanmıştır. Son yıllarda özellikle tekstil, dericilik, gıda, kimya sanayi, petrol rafinerleri, elektrik sanayi, makina sanayi alanlarında önemli bir hareketlilik görülmüştür. Hazar Denizi kı-yılarında tuz üretme ve sülfür arama endüstrisi gelişmiştir.



Türkmenistan’ın petrokimya sanayisi oldukça gelişmiş olup, Türkmenbaşı ve Çarcev şehirlerinde iki büyük rafineri bulunmaktadır.



Ülkede çıkarılmakta olan mineralleri işleyen kimya tesisleri oldukça gelişmiş düzeydedir. Türkmenistan’ın toplam endüstrisinin üçte birini kimya endüstrisi oluşturmaktadır.



Sanayi sektörü büyük ölçüde, enerji, diğer doğal kaynaklar ve pamuğa dayalıdır. Ülkedeki tekstil fabrikalarının üretimi toplam sınai üretimin üçte birini teşkil etmektedir.



Türkmenistan’da tekstil alanında yatırım yapan çok sayıda yerli ve yabancı firma mevcuttur. Türk firmalarından “GAP-PAMUK” şirketi yönetim kurulu başkanı Malatyalı işadamı Ahmet Çalık Türkmenistan’da çok sayıda tekstil fabrikası kurmuştur. Türkmenistan’daki eşsiz yatırımlarıyla Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı’nın beğenisini kazanan Türk işadamı Ahmet Çalık, Türkmenistan Tekstil Bakan Yardımcılığı görevini de başarıyla yürütmektedir.



Ayrıca Türk firmalarından “Folger Ldt” şirketi Türkmenistan’ın birçok şehrinde toplam beş tane iplik fabrikası kurmuştur. Ayrıca KOÇ Grubu tarafından 1993 yılında Tecen’de bir traktör fabrikası da hizmete açılmıştır.





ULAŞTIRMA



Türkmenistan’da mevcut demiryolu şebekesinin uzunluğu 2138 kilometredir. Ülkenin coğrafi yapısı itibariyle demiryolu şebekesi genelde az eğimli olup güzergah üzerinde tünel yoktur.



Demiryolu şebekesinde 150’den fazla istasyon mevcuttur. Demiryolu işletmeciliği dizelli işletmecilik olup, trafik 233 adet dizel lokomotif, 374 adet yolcu vagonu, 12814 adedi Türkmenistan Demiryolları idaresine, 2328 adedi de sınai işletmelere ait olmak üzere 15142 adet yük vagonu ile gerçekleştirilmektedir.



Ülkenin ekonomik yapısı ve ulaşım kaynakları göz önüne alınarak taşımacılığın demiryollarına kaydırılması amacıyla yolcu ve yük taşımacılığında demiryolu ücretleri diğer sistemlerden daha düşük olacak şekilde ayarlanmaktadır.



Türkmenistan’da demiryolu ve metalurji sektörünün bulunmaması sebebiyle yeni demiryolu yapımı ve mevcut şebekenin yenilenmesi için gerekli olan malzeme temininde ithalat zorunlu olmaktadır. İthalatın tamamına yakın bir kısmı Rusya Federasyonu’ndan yapılmaktadır.



13 Mayıs 1996 tarihinden itibaren çalışmaya başlayan Tecen-Sarağt-Meşhed demiryolu tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlanmasında büyük rol oynamaktadır.



Türkmenistan’da mevcut olan 21400 km karayolu ağının 17100 km’si asfalt kaplamadır. Türkmenistan karayollarının geometrik ve fiziki standardı oldukça iyi durumdadır. Yolların tek eksiklikleri üst yapılarının yetersiz oluşudur.



Yolların genişliği 10-15-20 metre arasında değişmektedir. Üst yapıların yetersiz oluşu TIR taşımacılığına olumsuz etki etmektedir.



Türkmenistan’ın Hazar Denizi kıyısındaki Türkmenbaşı Limanı, Orta Asya’da bulunan en önemli limanlardan biridir. Nehir taşımacılığı sayesinde Afganistan’ın Herat şehrine kadar ulaşılabilmektedir. Türkmenbaşı Limanı’nın Akdeniz ve Baltık Denizi limanları ile direkt deniz-nehir bağlantıları vardır.



Türkmenbaşı-Bakü arasındaki hatta işleyen Azerbaycan’a ait feribot yük ve yolcu taşımaktadır. Yaz aylarında günde 1-2 sefer yapılırken, kış aylarında haftada 4-5 sefer yapılmaktadır. 12 saat süren taşıma işlemiyle yolcu beraberinde 60-70 kadar TIR da taşınmaktadır. TIR’ların büyük çoğunluğunu Rus ve Türk filosu oluşturmaktadır.



Türkmenistan’da her ilin merkezinde bir havaalanı vardır. Bu illerle başkent Aşkaabat arasında günde ortalama 3-4 sefer düzenlenmektedir. Aşkaabat’tan dünyanın çeşitli ülke ve şehirlerine düzenli uçak seferleri yapılmaktadır. Türkmenistan kendine yetecek kadar uçak filosuna sahiptir. Uçakların tamamına yakını Rus yapımıdır. Bağımsızlıktan sonra Amerikan uçak firması olan “Boeing”den birkaç tane de yolcu uçağı satın alınmıştır.





BANKACILIK



Genel olarak Türkmenistan’da bankacılığın yapısı diğer BDT ülkelerindeki gibidir. Üstte Merkez Bankası görevini üstlenmiş olan bir devlet bankası ve onun denetimi ve kredi desteğinde “Ticari Bankalar” bulunmaktadır. Ticari bankalar deyiminden belirli sahalarda devlete finansman sağlamakta görevli devlet kuruluşlarına verilen ünvan anlaşılmaktadır.



Serbest ekonomi düzenine geçiş aşamasında bankacılıkta da değişikliğe gidilmiştir. Bankaların sadece ihtisas kollarında kredi vermeleri anlayışından vazgeçilmiş, her bankanın her işlemi yapabilmesi esasına dönüşülmüştür.



Ticari bankaların esas görevi; mali kaynakları kabul etmek, onları en makul şekilde ekonomiye kanalize etmek ve mevcut şartlar dahilinde geri ödenmesini sağlamaktır.



3 Ağustos 1993 tarihinde Türkiye Halk Bankası’nın yüzde 25 katılımıyla 2 milyon ABD Doları karşılığı sermaye ile Uluslararası Türkmenistan Halk Kalkınma Bankası kurulmuştur. Bankanın amacı, küçük öl-çekli teşebbüsleri finanse ederek özel teşebbüsü desteklemek, yön vermek ve sermaye birikimini oluşturmak suretiyle kalkındırmayı hızlandırmaktır.



Türkiye İktisat ve İş bankalarının Türkmenistan’daki bazı bankalar ile muhabirlik ilişkileri vardır. Türkiye Ziraat Bankası ile Türkmenistan’ın “Agroprombank”ı arasında ortak bir banka kurulmuştur.



Türkmenistan’da Ocak 1996 tarihinde yapılan yeni düzenlemeyle faaliyet gösteren bankalara 1 Nisan 1996 tarihinden itibaren sermayelerini 100 milyon manata çıkarmak zorunda kalmışlardır.





TURİZM



Türkmenistan ekonomisine katkısı gittikçe artan turizm sektörü hızla büyümektedir. Böylece ülkeye giren döviz artışı her geçen gün artmaktadır.



Türkmenistan Cumhurbaşkanı Niyazov’un kararıyla 1994 yılında turizm açısından büyük önem taşıyan, Devlet Turizm Konsorsiyumu olan “Türkmenisıyahat’’ın kurulmasıyla birlikte ülkede dünya standartlarına uygun etkili bir milli turizm sektörü oluşturulmaya başlanmıştır. Günümüzde Türkmenistan’da 47 turizm acentası turizm operatörü olarak çalışmaktadır.



Türkmenistan’da turizm sektörü bazı altyapı eksikliklerine rağmen gelişme göstermektedir. Bu yılın ilk altı ayına ait veriler bu eğilimi göstermektedir. Bu dönemde turizm sektörünün toplam hacmi 113.7 milyar manat’a ulaşmıştır. Böylece turizm sektöründe kaydedilen büyüme, hükümet proğramında öngörülen hedefi yüzde 12 oranında aşmıştır.



Türkmenistan tarihi konumu itibariyle Türkler arasında önemli bir yere sahiptir. Büyük Selçuklu Devleti’nin başkenti olan tarihi Merv (Marı) şehrini sınırları içerisinde bulunduran Türkmenistan, bir çok İslam büyüklerinin de türbelerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu özellikleriyle Türkmenistan, başta Anadolu Türkleri olmak üzere bütün Türk boylarının ilgi odağı konumundadır. Selçuklu Sultanlarından Sancar’ın Merv şehrindeki Türbesi Türkmenistan’ın sembolü konumundadır.





Türkmenistan’ın Tarihi Eserleri



1. Enev Camii, XV. yy.



2. Eski Nisa-Parfyan Devleti zamanında saray-mabet, Yeni Nisadoğal alanlarının ve köle sahiplerinin evlerinin bulunduğu eski şehri harabeleri - XVIII. yy.



3. Gök-Tepe Kalesi, XIX. yy.



4. Parau ortaçağ şehir harabeleri, Kızılarvat’dan 25 km. batıda Parau Bibi, Parau Ata Türbeleri, XII. yy.



5. Dehistan Türkmenistan’ın batısında Şir Kabristanı ve Misrian X.-XV. yy. Şehir kalıntıları olan tarihi bölge.



6. Abiverd X.-XVII. yy. kale, camii ve bina kalıntıları bulunan ortaçağ şehri.



7. Sebu Mozolesi Sait Mithene, Meon köyü yakınında, XI.-XV. yy.



8. Sarahs Abul Fazl (Sarahs Baba) ve Yartı Gumbez Türbesi ve sur kalıntıları olan eski şehir kalıntıları.



9. Talhatan Baba Marı’nın 30 km. Batısında mezar, XII yy.



10. Eski Merv (Büyük Selçuklu Devleti’nin Başkenti) Orta Asya’nın en önemli arkeolojik eserlerinden ve Türkmenistan’ın tarihi mimarı SİT alanlarından biri, bir kaç şehir kalıntısına sahip büyük bir alan. Topraklarında koruma ve restorasyon gerektiren bazı eserler bulunmaktadır:



Büyük Gızıl Gala, VI.-VII. yy.



Gız-Bibi Türbesi, XI.-XII. yy.



Sultan Sancar(Selçuklu Sultanı), Türbesi, XII. yy.



Muhammed İbn Zeyd Türbesi, XII. yy.



Ashablar mezarlığı, XV. yy.



Yusuf Karahan Camiisi, XVI. yy.



11. Ekedeşik Murgab nehri, Tagtabazar yakınında ortaçağ mağara şehri kalıntıları



12. Astabana Baba Omar Kali. Kerki’nin 15 km kuzeybatısında cami ve kabristandan oluşan yer.



13. Hazarek-Tepe Tarabekaul etrapı mezar yeri, IV.-VI. yy.



14. Dayahatın-Çarçöv ve Jiyov arasında kervansaray, IX.-XV. yy.



15. Dargatana-ortaçağ şehir kalıntıları ve mozeleler,IX.-XV. yy.



16. İzmukşir-Tahta yakınında surlar bulunan eski şehir



17. Köhne Urgenç-Harzemşah Devleti başkent kalıntıları, büyük mimari eserlere sahip.



İl-Arslan Mozolesi, XII. yy.



Tekeş Mozolesi, XII. yy.



Kilise Camii Minaresi, XII.-XIV. yy.



Turabek Hanum Sarayı, XII. yy.



Hanak Nacaddin Kurba, XII. yy



Sultan Ali Türbesi, XIV. yy.



18. Şahsenem cami kalıntıları bulunan ortaçağ şehri kalıntıları.



19. Devkeskangala Köhne Urgenç kuzeybatısında ortaçağ şehir harabeleri. Kabir ve kale kalıntıları bulunuyor.



20. Mağara şehri ve Akgal şehri kalıntıları (Daşhovuz Vilayeti).





Şehir İçi ve Şehirler Arası Ulaşım



Şehirlerarası taşımacılık, demiryolu, karayolu ve havayolu ile yapılmaktadır. Bu yollardan en çok tercih edileni ise havayolu taşımacılığıdır.



Şehir içinde toplu taşımacılık; otobüs, traleybüs ve taksilerle yapılmaktadır. Taksi plakalı araçların yanısıra yoldan geçen herhangi bir araç da taksi hizmeti vermektedir. Ülkede trafik kuralları denetim ve uygulaması oturmuştur. Hata yapan sürücülere kesilen ceza miktarı çok yüksektir.





İklim Özellikleri



Ülke yüz ölçümünün büyük bir bölümünün çöl ve güneyden de dağlarla çevrili olması, sert ve karasal iklimin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

TÜRKMEN NAHARLARI(TÜRKMEN YEMEKLERİ)

TÜRKMEN MUTFAĞI HAKKINDA BİLGİLER


Türkmen Mutfağı ete ve sebzeye dayanır. Ayrıca bu mutfakta çok da pirinç tüketilir ve Türkmenler özellikle pilavları ile ünlüdür.
Bu mutfakta ekmeğin de çok önemli bir yeri vardır. Ekmeğin, sütlüsü, yumurtalısı, yağlısı, "Petir ekmeği" gibi değişik çeşitleri yapılır.
Türkmenler günde üç öğün yerler. Geleneksel yeme alışkanlığını korumuş olan halk, sabahları genel olarak, peynir, yumurta, tereyağı, reçel ve bal yer, süt ve çay içer.
Öğle yemeğinde, salata, çorba, kızarmış veya haşlanmış et yiyen Türkmenlerin akşam yemekleri ise çok hafiftir.
Türkmenistan'da bölgeler arasında mutfak alışkanlıkları değişir. Mesela "Çerçer" yöresinde et ve meyve çok tüketilir. Hazar Denizi kıyılarında ise etten çok balık tüketilir. Aşkabat yöresinde de yine bol etli yemekler yapılır. Yarma ile pişen etler, pilavlar, şiş kebaplar, haşlamalar ve dolmalar Türkmenlerin yemeklerinin en önemlilerindendir.
Türkmenler perşembe ve cuma akşamları ölülerinin ruhu için pilav pişirirler. Dua okuyarak kaybettikleri sevdiklerini anarlar ve onların anılarına pilav yerler.
Türkmenlerin en lezzetli içkisi "Çakıf" dedikleri üzümden yapılan bir içkidir. Ayrıca çeşitli kanyakları da vardır.
Türkmenlerde akşamüstü mutlaka çay içilir, çayın yanında genellikle kuru veya taze üzüm ve reçel yenir. Yemeklerden sonra ise yeşil çay içilir. Türkmenler çayı çok sever ve çok da içerler. Genellikle çayı "çaylık" dedikleri bir çaydanlıkla ortaya getirerek bitinceye kadar içerler.
Yemek sırasında ise daha çok ayran içer ve yoğurt yerler. Türkmenler ayranı deve sütünden de yaparlar. Bu ayran diğerinden daha lezzetli ve kıymetlidir. Konuklarına özellikle deve sütünden yapılmış ayran ikram ederler. Deve sütü kaymağını ise sabah kahvaltıda yerler.
Türkmenlerin günlük yemeklerinde tatlı yeme alışkanlığı yoktur. Tatlı yerine taze ve kuru meyve yerler.
Türkmenler tatlıyı özel günlerde hazırlarlar. Özellikle bu tatlılar düğün gibi törenlerde yapılır. Bu tatlıların en yaygın olanları "Şekşeki" ve "Katlama"dır. Özellikle düğünlerde gelinin arkadaşları tarafından yapılan Şekşeki hafif bir hamur tatlısıdır. Katlama ise, kız evlendikten 40 gün sonra ailesinin evine gider. Damadın akrabaları o gün ilişkiler tatlı olsun diye Katlama yaparak kız evine götürürler. Kızın ailesi de kızlarım ziyarete giderken yine Katlama götürür.

TÜRKMENİSTANIN BAŞLICA YEMEKLERİ
TÜRKMEN ÇORBASI

Malzemeler:

1 kg. süzme yoğurt,

1 çorba kaşığı un,

2 su bardağı yarma,

1 çay bardağı nohut,

1 çay bardağı yeşil mercimek,

1 adet yumurta,

pul biber,

nane,

salça,

tuz,

istenirse yağ

Yapılışı:

Yoğurda 1 tatlı kaşığı nane, 1 yemek kaşığı un ve yumurta, koyun, iyice çırpın. Diğer tarfatan sırasıyla nohut, mercimek ve yarmayı haşlayın. yoğurda su koyarak ayran kıvamına getirin. Ocağa yerleştirin 15 dakika kaynatın. (Pişirmeden önce nohutlu karışımı ekleyin) Çorba sıcakken kesilmesin diye içi su dolu kaba tencere ile oturtun, bu esnada karıştırın. Diğer taraftan bir tavada yağ, nane, salçayı kızdırın, çorbanın üzerine gezdirin.

TÜRKMEN KEBABI
MALZEMELER


4 adet tavuk şinitzel (göğüs)

1 bardak erişte

2 yemek kaşığı margarin

1 adet soğan

4 adet yeşil soğan

2 adet kırmızı biber

2 adet yeşil biber

1 çay kaşığı hardal

2 yemek kaşığı soya sosu

2 bardak su

HAZIRLANIŞI

Erişteyi 1 kaşık margarinle birlikte pembeleştirin.
Tavuk şinitzelleri veya beyaz tavuk göğüslerini parmak şeklinde ince ince kesin.
Soğanları halka şeklinde, yeşil soğanları uzun uzun doğrayın. Biberleri ise ince ince kıyın.
Parmak şeklindeki tavukları, kalan 1 kaşık yağla birlikte iyice kızartın. Doğradığınız sebzeleri içine atıp, kavurarak pişirin. Daha önce kavurduğunuz erişteleri ekleyin.
Soya sosu ile hardalı 2 bardak suda çırpın. Tavukların üzerine dökün. Suyunu çekene kadar pişirin.
Öneri: Tavuk eti çabuk bozulan gıdalardandır. Mikro organizmalara karşı daha dayanıksız olan tavuk etinin mermer veya plastik üzerinde kesilmesi gerekir.
malzemeler:


TÜRKMEN PİLAVI
MALZEMELER
1 kg baldo pirinç (yaklaşık 4 su bardağı)
400 gr havuç (3 orta boy)
400 gr soğan (2 orta boy)
yarım paket teremyağ
600 gr net(kemiksiz) kuzu sotelik et
2 kaşık salça
2 bardak haşlanmış nohut
tuz
karabiber
1 kaşık tereyağ

HAZIRLANMASI:
1. pirinçleri ıslatın. havuçları rendeleyin. soğanları el ile küçük küçük doğrayın. (blendır ile lezzetli olmuyor.)
2. teremyağı eritip soğanları içine koyun ve 1-2 dakika kavrun. üzerine et ilave edin, kendi suyu ile pişirin. (etler bıraktığı suyu çeksin, eğer et hala sertse biraz sıcak su ekleyin) pişmesine yakın havuç koyun. et ile beraber pişirmeye devam edin.
3. 2 kaşık salçayı, tuzu, arzuya göre biraz karabiberi ve haşlanmış nohutları tencere ekleyin. daha önceden ıslattığınız baldo pirinci ilave edilip, malzemenin üstünü bir serçe parmağı inceliğinde geçecek şekilde sıcak su ilave edin. önce biraz hızlı ateşte sonra kısık ateşte suyunu çektirin. üstüne tereyağı parça parça koyarak demlenmeye bırakın.
4. servis öncesi pilavı iyice karıştırarak büyükçe bir kase içine koyun ve servis tabağına ters çevirin. yanına turşu veya domates,salatalık ve ayranla servis yapın.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

avaza

Türkmenistan  Hazar denizinin kıyısındaki Avaza bölgesini serbest turizm bölgesi ilan etti .  Avazayı Antalya gibi turizm merkezi yapmayı hedefliyor...Dubai'deki örneğinden sonra Suni ada üzerine kurulacak dünyanın 2. oteli kurulacak. Daha çok bilgi için http://turkmenistanembassy.com.tr/tr/Awaza.aspx tıklayın.